Musa Aleyhisselam gerek Kur’an da gerek hadislerde adı en çok anılan ve kendisine kitap indirilen peyamberlerdendir. Biz de bu günkü sohbet konumuzu buna ayırdık.
Musa Aleyhisselam ve hayatı
Yakup Aleyhisselam, oğlu Yusuf Aleyhisselam’ın daveti üzerine oğullarıyla beraber Kenan diyarından gelerek Mısır’a yerleşir. Yusuf Aleyhisselam’ın ölümünden sonra İsrailoğulları Mısır’da çoğalmışlardır.
Bir zaman sonra çoğalıp güçlenen İsrailoğulları’nın varlığı Mısır’ın yerlileri olan kıptileri rahatsız etmeye ve endişe etmelerine sebep olur.
O zamanlarda Mısır’ın hükümdarı olan firavunlar da olayın bir zaman sonra daha da büyüyüp iktidarlarını ellerinden alınacağı düşüncesi ile İsrailoğulları’nı adeta köle gibi kullanıp en ağır işlerde çalıştırıyorlardı.
Öyle ki İsrailoğulları adeta yaşamaktan ve canlarından bezmişlerdi. Hatta eski vatanları olan Kena’a gidip firavunun zulmünden kurtulmayı bile düşünmelerine rağmen bu imkânı bir türlü elde edemiyorlardı. Fakat firavunun zulmü hep önlerinde bir engel olarak duruyordu.
Bir düşünün ki on iki kabile olmalarına ve her kabile kan bağı ile Yakup Aleyhisselam’a bağlı olmasına ve yine her kabile bir başkana sahip olmasına rağmen bir türlü bir araya gelip birleşemiyorlardı. Ki birleşebilseler bu onların kurtulmasına yetecekti.
Peki neden diye sorarsanız; bunun cevabını Kassas suresi 4.Ayetinde yüce Allah şöyle anlatmaktadır: ” Firavun ülkenin başına geçti ve halkını fırkalara ayırdı.”
Firavun bir gece rüyasında aniden bir ateşin meydana gelerek bütün kıpti’leri yakmasına rağmen İsrailoğullarına dokunmadığını görerek bu rüyasını o devrin en ünlü kahinlerine anlattı.
Kahinler; İsrailoğulları’ndan bir çocuk doğacağına, büyüdükten sonra da Firavun ve devletine ait ne varsa o çocuğun eliyle yıkılacağı yorumunu yaptılar.
Sandıkta bir çocuk
Bunun üzerine firavun İsrailoğulları’ndan doğacak bütün erkek çocuklarının öldürülmesini emretti. Kassas suresi 4. Ayette bu olay: “Oğullarını boğazlıyor, kızlarını sağ bırakıyordu.” diye anlatılmaktadır.
İşte böyle bir zamanda İsrailoğulları’ndan İmran oğlu Musa Aleyhisselam dünyaya gelmiş ve öldürülür korkusu ile annesi tarafından köşe bucak gizleniyordu.
Annesi bu korku ile yaşarken yüce Allah Kassas suresi 7. Ayetini “Çocuğunu emzir. Başına bir şey gelmesinden korkuyorsan onu suya bırak. Korkma, üzülme. Biz onu sana tekrar vereceğiz ve onu peygamber yapacağız.” buyurarak annesine ilham ile yol gösterdi.
Bunun üzerine annesi Musa Aleyhisselam’ı tahtadan bir sandığa koyarak Nil nehrinin akan sularına bıraktı. Musa Aleyhisselam Nil nehrinin akan sularında giderken saray hizmetçileri onu görerek alıp Firavun’un karısı Asiye’ye getirdiler. Asiye sandığın içindeki çocuğu görünce kanı kaynadı, sevgi ve şefkat ile öz evladı gibi bağrına bastı. Ve Firavun’a götürdü.
Bu konu yine Kassas suresi 9. Ayette şöyle anlatılmaktadır. “Benim için de senin için de bir göz bebeği! Onu öldürmeyin. Olur ki bize faydası olur veya onu evlat ediniriz.” dedi.
Kassas suresi 10. Ayette: “Gönlü bomboş sabahı etti. Eğer biz vaadimize inananlardan olması için onun kalbini iyice pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi açığa vuracaktı.” buyurarak annesinin içinde bulunduğu durumu anlatmaktadır.
Hazreti Musa’ ya emzirmesi için bir süt annesi gerekiyordu. Fakat getirilen onca kadının sütünü emmedi. O esnada ablası durumu öğrenince saraya giderek “Sizin için onun bakımını üzerine alacak, öğüt verip eğitecek bir aile bulayım mı” dedi. (Kassas suresi: 12. Ayet)
Süt anne
Firavun, tavsiye edilen bu kadının hemen getirilmesini emretti. O güne kadar hiç bir kadının sütünü emmeyen Musa Aleyhisselam annesinin sütünü hemen emdi. Böylece annesi belli bir maaş karşılığında sarayda çalışmaya başladı.
Ne gariptir ki, o günden itibaren Firavun, tacının ve tahtının elinden gitmesine sebeb olacak Hazreti Musa’yı kendi kucağında, evladı gibi bağrına basarak ve üstüne titreyerek büyütmeye başlamıştır.
Ve yine ne gariptir ki, kendisini yok edecek bir çocuğu bulmak için hazineler dolusu parayı harcarken, binlerce masum çocuğu katlederken, binlerce ana babayı evlatsız bırakıp yüreklerini yakarken, diğer taraftan da aradığı çocuğu alıp öz evladı gibi bağrına basıyor, kendi elleriyle besleyip büyütüyor.
Yüce Allah dileseydi; zalimlerden intikamını başka bir şekilde elbette alabilirdi. Fakat intikamını alırken bunun için Musa Aleyhisselam’ı kullanması, hele ki Hazreti Musa’yı Firavun’un en güvendiği olarak göstermesi de ibretten başka bir şey değildir.
Aradan yıllar geçer. Hazreti Musa Firavun’un sarayında Allah’ın gözetiminde büyüyüp yetişir. Bu konuda Kassas suresi 14. Ayette Yüce Allah: “Ergenlik çağına gelip olgunlaşınca, biz ona ilim ve hikmeti verdik, iyi davrananları işte böyle mükafatlandırız.” buyurmaktadır.
Evet; genç ve yiğit bir delikanlı olan Hazreti Musa’yı herkes Firavun’un öz evladı biliyor ona göre sevgi ve saygıda kusur etmemelerine rağmen Musa Aleyhisselam İsrailoğulları’ndan olduğunu hiç bir zaman unutmamış, halkının uğradığı zulüm ile haksızlıkları gördükçe üzülüyordu.
Bir gün sokaklarda dolaşırken biri İsrail bir diğeri de kıpti iki kişinin kavga ettiğini ve kıpti’nin İsrailli olanı kıyasıya dövdüğünü gördü.
Musa Aleyhisselam ve Gençlik yılları
İsrailli olan Musa Aleyhisselam’dan yardım isteyince İsrailli adamı mazlum gören Hazreti Musa kıpti olana bir yumruk vurunca, kıpti oracıkta hemen öldü. Aslında niyeti öldürmek değil sadece mazlumu zalimden kurtarmak olmasına rağmen çıkan sonuca hayli üzülmüş ve olayın şeytan işi olduğuna inanmıştı.
Bu konuda Kassas suresi 16. Ayette de bildirildiği gibi: “Rabbim ben nefsime zulmettim, beni bağışla…” diye dua etmiş ve duası kabul edilmesine rağmen korkmuş, geceyi dışarda geçirmiş ve saraya dönmemiştir.
Ne gariptir ki; ertesi gün aynı İsrailli’yi başka bir kıpti ile kavga ederken görmüş ve yine kendisinden yardım istiyordu. Yanına gelerek, “Belli ki sen bir azgınsın.” dedi. (Kassas suresi: 18. Ayet) yinede yardım etme düşüncesi ağır basınca kıpti’nin üzerine yürüdü.
Kıpti: “Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi, benim canıma da mı kıymak istiyorsun? Sen ıslah edenlerden olmayı değil, yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun.” (Kassas suresi: 19. Ayet) deyince, Musa Aleyhisselam dün yaşanan olaydan herkesin haberi olduğunu anlayıp adeta donakalmıştı.
Diğer taraftan Firavun ve etrafındakiler de olaylardan haberdar olmuş ve olayın isyana gideceğini düşünerek Hazreti Masa’nın öldürülmesine karar vererek peşine adamlar bile salmışlardı. Durumdan haberdar olan iyi niyetli bir saray çalışanı Musa Aleyhisselam’a gelerek:
“Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Buradan çık git, doğrusu ben sana öğüt veriyorum.” (Kassas suresi: 20. Ayet) diyerek, Hazreti Musa’yı olaylardan haberdar etti.
Bu haber üzerine korkuya kapılan Hazreti Musa: “Umarım ki Rabbim beni doğru yola iletir.” (Kassas suresi:22. Ayet) diye Allaha tevekkül edip medyen diyarına doğru yola koyuldu.
Medyen hayatı
Uzun bir yolculuktan sonra medyen’e varan Hazreti Musa bir kuyu başında dinlenirken, koyunlarını sulayan çobanları seyrediyordu. O esnada koyunlarını sulamak için bekledikleri halde sulayamanayan iki kız görür. Onlara: “Derdiniz nedir? Neden hayvanlarınıza su vermiyorsunuz?” diye sordu. Onlar da: “Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız. Babamız çok yaşlıdır, onun için bu işi biz yapıyoruz.” dediler. (Kassas suresi: 23 ve 24. Ayetler)
Musa Aleyhisselam onların koyunlarını suladı ve bir gölgeye çekilip: “Rabbim! Doğrusu bana indireceğin hayra muhtacım” (Kassas suresi: 24. Ayet) diye dua ederken koyunlarını alıp babalarının yanına giden kızlar durumu babalarına anlatmış ve babaları da: hemen biriniz gidip o genci bana getirsin demişti.
Kızlardan biri utana sıkıla Hazreti Masa’nın yanına gelerek; “Babamız sizi çağırıyor, koyunlarımızı suladığınız için sana ücret verecek.” dedi. Musa Aleyhisselam davete icabet etti. Gittiği kişi medyen ve eyke halkına gönderilen Şuayib Aleyhisselam’dan başkası değildi.
Hazreti Musa başından geçenleri anlatırken, kızlardan biri babasından belli bir ücret karşılığında Hazreti Masa’nın tutulmasını istedi. Şuayib Aleyhisselam da Hazreti musa’ya: “Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer hizmetini on yıla tamamlarsan o senden bir lütuf olur. Bununla beraber sana zahmet vermek istemem. İnşallah beni salihlerden bulacaksın.” dedi. (Kassas suresi: 27. Ayet)
Musa Aleyhisselam Saray hayatı
Bu teklifi kabul eden Hazreti Musa; “Bu seninle benim aramdadır. Bu iki süreden hangisini doldurursam doldurayım bir kötülüğe uğramam. Söylediklerimize Allah vekildir.” diye cevap verdi. (Kassas suresi:28. Ayet)
Hazreti Musa medyen diyarında tam on yıl boyunca Şuayib Aleyhisselam’ın koruması altında, huzur içinde yaşayıp görevini bitirdikten sonra Şuayib Aleyhisselam’in kızı Safura ile evlenmiştir.
Değerli www.RadyoSen.com Ailesinin güzel insanları; gönül isterdi ki burda onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine diyebilseydik. Fakat, Hazreti Masa’nın hayatı başta da dediğim gibi öylesine ibret dolu olaylarla geçmiştir ki; sohbete burada bir virgül koymak ve devamını başka bir sohbette anlatmak istiyorum.
O yüzden de diğer sohbeti merakla bekleyeceğinize inanıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sevgili NAKKAS yine çok severek okuyacağımız bir konuyu ele almışsın. Ayrıntılara yer vererek, hikaye tadında bir makale olmuş. Bu ilk bölümü okudum ve çok etkilendim. En kısa zamanda diğer bölümleri de beklediğimi bilmenin isterim. Emeğine, yüreğine sağlık..
Sevgili ELmAS konunun başında da anlatmaya çalıştım. Musa Aleyhisselam olayı gerek kur’anda gerekse hadislerde en çok söz edilen peygamberlerden biri. Hatta en çok adi geçen peygamber de diyebiliriz. Zira yaşadığı dönemi göz önüne alırsak aslında gerek şu an ve gerekse ilerideki zamanlarda bile, ki geçmişe baktığımızda da benzer bir çok olay yaşanmıştır. Diğer bir deyiş ile o zamanlar güncel olduğu gibi bu gün de güncel ve inanıyorum ki ileriki yıllarda da güncelliğini koruyacaktır. Sözü uzatmadan her defasında dediğim gibi öncelikle yaptığın yorum için şükranlarımı sunmakla beraber, dilerim okumak ile yetinmez daha çok kişinin okumasına sebeb oluruz diyerek saygılarımı sunuyorum.
Selamun aleyküm
Sohbeti okuyunca ilk aklıma gelen ALLAH cc ol derse olur
Ikinci ise Rabbim nefsime lüzum edenlerdenim
Ucuncusu ise Rabbim doğrusu bana indirecegin hayra muhtacim
Bugün ki yasantimiza bakıp bunları dusunmus olsak her şey ALLAH cc den geldiğini ve bize ağır gelenleri bizler agirlastirdigini. Nefsimize zulüm edenlerden olduğumuzu
Ayrıca RABBIMIZIN verecegi her hayra muhtaç olduğumuzu bilsek yaşam o kadar da cekilmez hala gelmez diye düşünüyorum. Gerek Hz Musa a.s olsun gerek başta peygamber Efendimizin (sav) hayatı bakmış oldugumuzda ibret alınacak ve hayatımıza uygulayacagimiz çok öğütler var.RABBIM onlarin hayatını bilenlerden ve uygulayanlardan eylesin inşallah emeğine yüreğine sağlık abim selam ve dua ile.
Sevgili Nokta Kardeşim, hani bir söz vardır ya geçmişini bilmeyenin geleceği yoktur diye. Geçmiş demek geçen zaman olarak algılanır genelde, oysa geçmiş demek geçen zaman değil o zamanda kaybettiklerimizdir. Zaman geri alınamayabilir, belki kaybedilen de geri gelmez fakat bir gerçek var ki, bazen geçmişten ders çıkarmak bize kazandırdıklarına bakılınca iyi ki yaşamışım diyor insan. Çünkü kazanılan altın ise kaybedilen gümüşü kimse görmez. Ben bu konuları yazarken giden gümüşün ardından ağlayanlara kazanılan altınları göstermeye çalışıyorum. Bunu yapabiliyorsam ne mutlu bana… Zira kaybettiği, bırakın altını en değerli hazineyi görmeyip paslı bir teneke için ağlayanlara baktıkça iyi ki de bu tür konuları paylaşıyorum diyorum. O güzel yorumlarının devamını beklerken en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum kardeşim
Abimm emeqine saqlık
Rabbimin seni vesile kılmasıyla bizleri aydınlatman ve örnek olman qurur verici..sevqi sayqı ve dua ile
Bir rivayete göre yüce Allah: dünyayı isteyen herkese, ilmi ise istediğime veririm buyuruyor. Aslında nerden bakarsanız bakın Hak bir söz. Fakat Hak olana batıl bakan bunu yanlış yorumlar. Şöyle bir düşünün; ortada bir sofra ve sofrada saymakla bitmez birbirinden güzel yemekler yenmeyi bekliyor. Fakat bizler o sofraya sadece bakmakla yetiniyoruz. Ama ne gariptir ki açım diye de feryat ediyoruz. İyi de sormazlar mı sofra yerdeyken niye karnını doyurmadın diye? Hs bazı cahiller kalkıp e canım Allah vermiyor demesin. Tam tersine sofraya sonsuz nimetleri sundu ama ben nankörlük edip bakmadım bile demesi daha doğru olur. Bir düşünelim kardeşim bunca konular ekleniyor. Ve bu konuların büyük çoğunluğu Hak olan İslam ile ilgili konular. Yani ortada bir sofra var ama nedense o sofrada olanların boğazdan geçmesi bekleniyor. Ne diyeyim ki Nokta kardeşimin dediği gibi isteyen nasiplenir tok olana ise diyecek sözümüz yok. Dedikten sonra yorumun için Allah razı olsun diyerek yorumlarının devamını bekliyorum kardeşim. İyi ki varsın
Okadar qüzel ki rabbimin seçtiqi elçiler..örnek teşkil eden..dilerim bizlerde hidayete eririz.abim yüreqine emeqine saqlık selam ve dua ile
Seçmek mi yoksa seçilmek mi. Aslında burda asıl düşünülmesi gereken bu.
Sevgili Toprak kardeşim, RadyoSen.com ilk kurulduğunda bizlere biçilen ömür üç ay en güzel şartlarda altı aydı. Fakat ilk dediğim gibi seçmek mi seçilmek mi ilkesinden yola çıkarak her geleni değil de Aile ortamında fert olmak isteyenleri seçtik hep. Ve bu yüzdendir ki resmi olarak ikinci yılımıza girdik Elhamdulillah. Burda asıl düşünülmesi gereken yaşadığımız bunca zaman değil, bu zamana nasıl geldiğimizdi. Çünkü ortalarda sunucu diye var olduğunu sananlar haşa huzurdan bayanların bedenlerini kullanırken, biz hep kadın erkek ayırımı yapmadan sadece insan olduğu için değer verdik Aile fertlerimize. Zaten eklediğimiz konulara bakıldığında ne kadar doğru bir karar ile ne kadar doğru yolda gittiğimiz de belli olur. Kısaca Rabbim izin verdiği sürece bu paylaşımlarla sizlerle daha da ileri gidip cinsellik ile büyümeye çalışan o çok bilmiş kişilere gerçeğin ne olduğunu hep beraber göstereceğiz inşallah. Yorumun için Allah razı olsun kardeşim diyerek yorumlarını eksik etme diyorum ki gerçeğin ne olduğunu bu yorumlarla herkese gösterebilelim Allah’ın izniyle. İyi ki varsın Toprak kardeşim ve iyi ki bizimlesin. Allah razı olsun cümlenizden.
Emegine saglik abim cok dogru Allah seni basimizdan eksik etmesin hepimiz bunlardan bir seyler ögrenmeliyiz ogreniyoruzda kendi adima basarilar dilerim.
Sevgili Usercik kardeşim, sürekli kullandığım ve çok sevdiğim bir söz vardır. Para amaca ulaşmak için bir araç ise ne mutlu o aracı kullanana. Yok, amacı para olan amacı heba ediyorsa yazıklar olsun ona. Burda ben kendimi amaca ulaşmak için bir sebep olarak görüyor ve mutlu da oluyorum. Çünkü güzel olan bir sebep olmak benim için şereftir. Ayrıca Allah’ıma hamd olsun ki yol doğru olduğu için RadyoSen.com’da bu gün var yarın olmayan kişiler değil, gerçek anlamda aile ortamını aratmayan mükemmel şahsiyetlerle her gün daha da büyüyoruz. Rabbim bildiğimizi her geçen gün, hep beraber daha da arttırsın diyor, yorumun için Allah razı olsun kardeşim. Ve Usercik şunu sakın unutma kardeşim, Allah için sizleri çok seviyorum
Sayın abim emeqine saqlık